- spoiler yok -
!f 2006 bağımsız filmler festivalinin tüm filmlerini izlemedim ama festivalin en sağlamı, en dolusu, en hayat bakışı değiştireni budur diyebilirim tüm samimiyetimle...
buna film demek zaten yetersiz olur. belgesel-vari bir ürün bu.. çok değişik bir tür.. eşi benzeri yok..
böyle birşey izleyeceğimi hiç tahmin edemezdim sinema tarihinde.. daha önce eşi benzerine rastlamamıştım..
ortalama 10 tane kadar profesörün de katıldığı bir kendini bulma, dünyayı anlamlandırma süreci...
animasyonlarla destekleniyor..
kuantum fiziğinden dalış yapıyor...
beynin içindeki algı kapasitesine kadar derinleşiyor..
tanrı-din mevzularına kadar her türlü konuyu zeminleştirip inceliyor..
gerçeklik nedir, biz neden yaşıyoruz, insanın doğası nasıldır, gördüklerimiz mi gerçek yoksa beynimizde canlananlar mı... gibi insanoğlunun yegane en büyük yaşam sorgusu olan platon-vari bir bakış açısı ile felsefesini sunuyor...
ve bu yüzden broşürlerde "eleştirmenlerce matrix'e benzetiliyor" deniliyor.. başka bir şeyden dolayı değil. tamamen insanın kendini bulması, hayatı algılayabilmesi, günlük meşgalelerin ötesini görebilmesi ve dünyanın fiziksel yönünün ardındaki enteresan mevzular zaten felsefenin en büyük konusu olmuştur yıllardır. matrix'in herkese bir şekilde ulaşabilen janjanlı ambalajını sıyırdığımızda altında kalan "öz" konuları işliyor bu belgesel-film.. dünyadaki olasılıklar.. paralel evrenler.. atomun özü.. tesadüflerin büyüsü... (ki daha iki üç gün önce arkadaşlarımla tesadüflerin güzelliğinden bahsedip duruyorduk ve adeta filmdeki konular bizim noter tastiğimiz gibi oldu)
ve filmden sonra sinemadan çıktığınızda... bakış açınız ister istemez değişiyor... algı aralığınız değişiyor... tek üzüntüm filmi ilerde yine izleyemeyecek olabilme olasılığı.. (tabi ek gösterimi var onu hariç tutarsak) çünkü divx gibi seçeneklerin garantisiyle rahatlık sağlanabilinecek bir film değil. bilimsel konulardan dolayı çok felsefik ve ağır metinleri var. kolay kolay herkesin adam-gibi !, tüm gerçekliği ve doğru kelimeler ile çevirebilmesine olanak yok diye düşünüyorum... yüzde yüz filmin özünü anlayabilmek adına çok sağlam bir altyazı lazım.. özen lazım...
duyduğum kadarı ile dünyanın her tarafında olay yaratıyormuş bu film.. şu an bunu izlememiş olma olasılığını bile düşünemiyorum. ne büyük kayıp olurdu.. insanın başına sinemada çok düşük oranda gelebilecek bir hediye bu.. burada görselliğe vs hayran kalındığım anlaşılmasın. tamamen diyalog ve konu üzerine ağırlık verilmiş bir çalışma bu..
lütfen 2 şubat perşembe günü saat 19:00'daki ek gösterimi değerlendirmeye çalışın... geriye tepmek istemeyeceğiniz bir şans bu... herkese istisnasız öneriyorum...
festival izleyicisi böyle bir tokat yememiştir daha önce...