hani insanların zihninde çok özel film listeleri olur. ve o filmlerden birinin ismini bile duysanız bir yerde hisleriniz hemen kabarır, söyleyecek bir çok şeyiniz vardır felan.
işte Hero benim o listeme bodoslama daldı afedersiniz. listemin sadece küme çizgisi vardır. küme içinde tüm maddeler özgürdür. ben birinciyim sen üçüncüsün o dördüncü gibi durumlar söz konusu bile değildir. küme çizgisi içinde tüm maddeler kardeşçe geçinip giderler :)
HERO !
kısaca MUHTEŞEM !
uzunca;
daha ne olabilir. bunun üstüne daha ne sunulabilir. eksiksiz bir film. fazlası çok. yeterki o fazlayı taşıyacak güçlü omuzlu insanlar bulabilsin film. ve özellikle belirtmek istediğim bişey var; o da bu filme gösterilecek bir saygı varsa o da sinema salonunda izlenilmesidir. Allah’a şükür hem görüntü hem ses adına gayet doyurucu bir salona denk gelmiştik zamanında. bu açıdan çok şükrediyorum. örneğin İsimsiz ile Gökyüzü'nün mücadele ettikleri o bölümde adeta kendimden geçtim. yere düşen her damlada ortasında olduğumu hissettiğim bir yağmur atmosferi zaten yeterince güzel iken birde o kılıçların çıkardığı net sesler, tekme sesleri, hışırtılar vs mükemmel idi. yaşlı amcamızın çaldığı mükemmel ve kavga gibi yoğun ekşın olan bir duruma tezat bir rahatlama seansı sunan o güzelim ezgileri de unutmamak lazım. kısaca sinema ortamı bu filmin insana verebileceği herşeyi dile getiren bir varlıktır. dikkate alınız.
Konusunu anlatmayacağım. gidin görün. ama özellikle o muhteşem sahnelerin sürekli değişen ağırlıklı renklerinin anlamını sizlere anlatacağım. filmden sonra zapdedilemek bir araştırmacılık
öğretisi ile doldu taştı yüreğim. ulaştığım sonuçlara göre ;
Renklerin çin kültüründe temsil ettikleri kavramlar şöyle;
Kırmızı aşk ve tutkunun ötesinde yalan anlamına geliyor.
Mavi mantığın rengidir.
Yeşil belleğe karşılık geliyor.
Beyaz ise sadelik ve gerçeğe denk düşüyor.
Gri renk de belleğe, zihine denk düşüyor.
filmin kendi içinde çizdiği sınırlar ve mantık kurallarına göre herşey kusursuz. tüm bunlar düşünüldüğünde suya batmayan insanları, bir zıplamada 2-3 zıplamalık mesafeyi uçarak kateden insanları, oku eliyle tutan insandan tutunda yüzlerce oku geri püskürtmeyi başaran insanlara kadar olup biteni mantıksız bulanlar varsa onları dinlemek bile istemiyorum. mümkünse görüşmeyelim.
benim en çok hayran kaldığım nokta sinema dilini çok iyi kullanması. çok etkileyici. sinema ses ve görüntü ise... ve görüntü daha bir ön planda ise eşitliğin diğer tarafına bu filmi koymak hiç zor bişey değil. hatta ahanda koydum. buyrun kaldırın gücü yetecek olan bir kişi varsa. bu öyle bişrey ki;
en hareketli aksiyon dediğimiz sahnelerde bile anlık durağan durumlar ortaya çıkıyor, tek karelik bekleyişler, pozisyon almış karakterler, ağır çekim sahneler ve bunları arkasından destekleyen güzelim müzikler öyle bir ruh haline sokuyor ki insanı o anın hiç bitmesini istemiyorsunuz, hayran kalıyorsunuz, takdir ediyorsunuz, bin bir ruh haline giriyorsunuz ve herşey bittiğinde bi bakıyorsunuz daha o sahne bitmemiş. birbirine 2 adım uzaklıkta olan insanlar daha birbirine yaklaşamamış bile. elinizdeki tek delil kılıçlardan çıkan kıvılcımlar oluyor...
Jet Li'nin ön planda olmamasına çok sevindim. bir Jet Li filmi olmamış. güzel bişey. aslında bir bilmem ne filmi hiç olmamış. o bir bütün. her parçası önemli. yönetmenden, görüntü ekibine, oyuncusundan stilize sahnelerin yaratıcılılarına ve müziklerini besteleyenlere kadar...
her parçası önemli dedim ama benim açımdan en önemi parçayı çekip çıkarayim oyuncular adına :)
Ziyi Zhang.
kim derdi ben belli bir süre hep aynı şahısla yatıp aynı şahısla kalkayim. güneşi, ayı hatta hiç bir tabiat olayı şahit gösterilmesin bu sevdaya. Kaplan ve ejderha ile bulaşan, The Road Home ile doğru karar olduğu anlaşılan ve Hero ile artık emin olunan bir beğeni bu. anlamlandırılamayan
bir büyüsü var ve hiç bitmiyor. ve o kadar değerli ki Eve Dönüş'ten beri masa üstümde resmi halen duruyor ve sinema salonunda bu gün bizi sinir eden dişi bazı dişi kesimi ile kıyaslamam istenilse gözümü kırpmadan Takeshi Miike tarzı edasıyla bu kızın yani AY'ın kılıcını kapıp anında kıyaslandığı kesimi doğrarım ve yine de AY derim, Ziyi Zhang derim. yani o kadar daha çok değerli gözümde...
sanırım bu filmi kaplan ve ejderha'dan daha çok sevdim. ama unutmuyoruz tabiki aynı kümenin içindeler :)
en dip not : film sonrası eve geldikten sonra tüm bunları 1 şişe ahududu şarap içtikten sonra yazmak ile meşguldüm. cümle düşüklüklerine, harf hatalarına felan varsa özür dilerim. herşey her HERo için, herşey sinema için, herşey ziyi zhang için :))) film için pişman mısın diyenlere kılıcımı gösteriyorum :) ve onlar hemen "meep meep" efekti eşliğinde coyote'nin kovaladığı roadrunner şeklinde uzaklaşıp kayboluyorlar....
neden şarap içiyorsunuz sayın neo diye soranlara da :
eeeeee Hero'nun gelişini kutluyoruz demek istiyorum, yeterli olur sanırım hehe...
kafam toplansın daha çok konuşuruz bu filmi. şimdilik dikkatinizi çekmek istediğim tek şey "her şey aynı cennet altında" olduğudur...
4 yorum:
tv'den dublajlı izleme fırsatını buldum. reklamlarla beraber 4 saat falan tuttu, ama azim ettim izledim. gerçekten harikaydı. sanata tanım getirmek zor ama izlediğim şey kesinlikele sanattı. bravo diyelim yapanlara edenlere.
Filmin muhtesem oldugu konusunda tamamen ayni fikirdeyim. Filmin sonuna kadar hayran hayran seyrettim. Hatta daha once seyretmis oldugum "House of Flying Daggers" ise acemi kaldi bu filmin yaninda.
Ancak filmin sonuna eklenmis Machiavelli metni, film boyunca biriktirdigim butun hayranligi bir anda yoketti, yerini hafif bir bas sallamasina (sag-sol yonunde) ve tiksintiye birakti.
"using violance to mend things" ??? Sacmalik...
neden saçmalık acaba biraz tartışmak isterdim bunu..
ayrıca "uçan hançerler evi" ap-ayrı bir açıdan incelenmesi gereken bir filmdir ve ben onu da çok sevmekteyim. zaten aynı yönetmenin hero'dan sonraki filmidir o biliyorsunuz...
@gawain; evet bu sanat gerçekten.. destansı yönü de cabası.. en iyi film listemde ebediyen kalacağına eminim ben.. keşke orjinal diliyle izleseymişin. o zaman alacağın keyif en az ikiye katlanacaktı eminim...
Yorum Gönder