merhabalar sevgili kusmuk okuyucuları. bu gün yine dönüm noktası olabilecek bir karar ile karşınızdayım. buraya genelde hep sinema ve dizi ile ilgili yazılar yazdım. belki de tek sayılabilecek en büyük hobim olan sıkı bir sinema seyircisi yönümün dışa vurumuydu bunlar. ama kusmuk ?!* başlıklı yazıya bakarsak sinemadan daha çok şeyin mevzu bahis olacağı sezilmiş olabilir.. evet, sinemaya takip etmek manyak bir keyif ama nereye kadar ?!.. biz sinema seyircileri sürekli film mi izliyoruz. ya da küçükken annemiz bizi boş bir cami avlusu bulamayınca bir sinemanın önüne mi bıraktı ki sürekli sinema konuşalım?.. tamam ben yine fırsat buldukça sinema gözlemlerimi paylaşacağım ama biraz da artık bizim sinemamızdan yani senaryosunu yer yer beğenmediğimiz, deneyimlediğimiz hayattan bahsetmek lazım. bir çok filme taş çıkartırcasına ne enteresanlıklar oluyor çünkü bu filmde. üstelik başrolde de bizler varız..
başlangıcı bilmiyorum ama bilincimi hem rahatsız edecek, hem de şaşırtacak bir dizi enteresan rastlantıları, acaip aksilikleri, ying-yang felsefesi ile destekli kelebek etkilerini hissetmeye, yaşamaya başladım. okuduğunuz bu satırları yazdığım andan ortalama 2-3 ay kadar öncesinden beri de "ben bunları insanlarla paylaşsam mı acaba" diye de düşünmeye başladım. çünkü artık kontrol dışı bir sıklıkla karşılaştığım olaylar sillisesinin günü geldiğinde yer kabuğunu bile çatlatacak düzeyde kaosa neden olabileceğini düşünüyorum. ve yeri geldi mi bunun sorumlusunu... yani beni rahatça bilim-adamlarına teslim etmeniz için ve güzel bir araştırma raporu oluştursunlar diye bir nevi mimleme kararı aldım..
şablon başlığını henüz bulamadığım... ama bulduğum an; bir numaralı örneğini yazacağım bu konu kategorisinde; karşılaştığım iyi kötü ilginç rastlantıları, kelebek etkilerini birbiri arasında değer karşılaştırması yapmadan burada paylaşacağım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder