geçtiğimiz haftasonu sinema günü yaparım diye sinemaya gidip testere'yi mi babel'i mi önce izleyeyim diye kararsız kaldım ama sonunda testere'yi önce izleyip gerim gerim adeta şiddete doyup, çoştum ve ardından Babel ile de günah çıkardım.. :)
film daha en başında lions gate firmasının logosuyla kendi pis atmosferine çekiyor izleyiciyi.. saw'ın yarattığı (yaratmak belki fazla iddialı olur.. saw'ın günümüze uygun bir şekilde makyajlayıp hortlattığı diyeyim..) (hostel'in devam ettiği) bir tür var artık.. böyle bir türe ait olan testere 3'ü zevk alarak izledim. beğendim. gerçi böyle bir türden keyif almanın ardında psikolojik ve sosyolojik durumlar olabilir buna "hadi canım sen de" diyemem.. sonuçta izliyoruz ve birilerinin ölüm sahnelerinden, kan, organ fışkırmalardan yer yer yumruk sıkacak kadar gerilsek dahi vazgeçmiyor, filmi beğenip sevebiliyoruz. zaten Gore kültürünü bilirsiniz. uzakdoğuda da oldukça yaygındır taa ichi the killer'i falan düşünün.. testere gibi bir filmden keyif almak normal midir anormal midir diye ap-ayrı tartışma konuları açılabilir.. açılsın.. tartışalım yani.. not olarak bu filmi amerikada vizyona girdiğinde 3 günde 3.5 milyon kişi izlemiş. ekleyeyim..
konu güzel..
senaryo güzel.. yine son dakikalarda koca bir bulmacanın çözülmesi gibi bölümler geçerken acaip bir tatminlik hissi ile "vay anasını be" diyerekten kalıyorsunuz. ama bir film biterken kendimi bu kadar rahatsız hissetmemiştim.. acaip bir huzursuzluk duydum..
görsellik oldukça güzel.. ki artık geçiş sahneleri şu bu falan da yaratıcı, farklı bir tarz haline gelmiş testere bünyesinde. ve daha önce filmi izleyenlerden duyduğum "sahneler fazla karanlıktı" mevzusunun filmde oldukça az bir sahnede (aslında tek sahnede var.. filmin başında sadece..) olduğunu söyleyebilirim. ve o kadar da kötü değil. tamamen bilinçli olarak yapılmış ve izleyiciyi o durumun (atmosferin) acımasızlığına hazırlamak için düşünülmüş bir oyun bence.. yani hiç rahatsız olmadım ki zaten gelip geçici kısa süreli bir sahne idi..
müzik desen gaza getirici ve rahatsız eden sahnelerde gerilimi yükseltici özelliğine sahip. ki testere'nin artık ezberlenen şu ünlü parçasını unutmayalım. yazının başındaki player'dan çalarak dinleyebilir, bu yazıyı filmin atmosferine en yakın psikolojide okuyabilirsiniz :)
ve serinin en kanlı bölümü bu olmuş. oldukça fazla parçalama, koparma, kan sahneleri mevcut. uzun süredir böyle hamam seansı gibi bir durum hissetmemiştim sinemada. hani hamama gidersiniz ve saatlerce kaldıktan sonra dışarı çıktığınızda hafiflemiş, üzerinizden birşeyler atmış, birşeyleri geride bırakmış hissedersiniz ya şu an bile (üstüne babel izlediğim halde) testere'nin böyle bir etkisi var üzerimde..
ha unutmadan işte bu yüzden özellikle ilk yarıda dışarı çıkıp mısır alan obur izleyicinin elinde patladı o mısırlar ve acaip keyif aldım hehe.. (mısırın da talihsizliğiymiş bu. sen pişerken patla falan.. sonra gel filmde filmin sahneleri yüzünden talihsiz izleyicinin elinde tekrar patla..)
özellikle hoşuma giden bir tarafı da kendinden önceki ilk 2 filme ait olayları da ele alması, o filmlere dönüşler yapması ve yeni sahnelerle o hikayeleri derinleştirip bize birşeyler öğretmesi idi. tamamlayıcı özelliği var bu filmin diğer filmleri. öyle "son durak" tarzı bir seri durumu yok yani.
spoiler başlıyoooooooooo.......
spoiler başlıyoooooooooo.......
spoiler başlıyoooooooooo.......
şimdi benim anladığım bu jigsaw'ın kafasında amanda'nın yeri başka. yani amanda aslında testere mevzusunun merkezindeki bir isim sanırım. bize öyle lanse ediliyor. amanda'ya uygulanan test bitmek bilmiyor. durup düşününce bizim jigsaw'ın öyle şiddet taraftarı bir adam olmadığı da ortada. böyle bir adamın da "ben ölünce koltuğu kime bıraksam" tarzında kaygısı da olamaz.
olsa tamam diyecem en uygun kişiyi buldu ve ona öğretiyor falan ama yok yani öyle bir adam olmadığını bu filmde bile daha iyi anladım ama o halde "nedir mevzu" diye sorasım geliyor.. hani amanda'nın bu kadar merkezde olması gerekiyor muydu gerekmiyor muydu sadece burada takılırım takılsam..
film doğal bitti. ne olacaktı yani timör sahibi bir adam son yıllarını kafasındaki ceza sistemine göre ders vere vere yaşadı. zaten tüm dünyayı değiştirmesi gibi birşey saçma olurdu tıpkı kendisinin de ölmekten yırtmasının saçma olacağı gibi.. jigsaw öldü.. bu defter kapandı.. testere 4'ün de çekilmek için imzalandığını düşünürsek.. bu serinin başlangıcını anlatacağına şimdi daha iyi kanaat getirebiliyorum..
çok psikopat bir filmdi çook.. bizlere her türlü duyguyu hissettiren, yelpazesi oldukça geniş olan bu "yeni nesil sinema sektörünü" takdir ediyor, saygılarımızı sunuyor, daha neler neler izleyeceğimizi hayal edip şimdiden sabırsızlanıyoruz...
neyse biraz dinleneyim ve Babel'den bahsedeyim :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder