Salı, Ağustos 01, 2006

24'e başlamak ve... Nina, nina, nina, nina, nina...



evet.. haklısınız.. ben bu güne kadar 24 isimli diziyi izlemedim de izlemedim. yanıbaşımızda süren bu muhteşem olayı hep erteledim vs. cnbc-e'de ise nedense yaklaşmadığım 2-3 diziden birisiydi. angel'a falan iyi sarmıştık vs. hep ukte oldu ama içimde ve bir gün mutlaka izleyeceğim diye diye dünyada 5. sezonunun oynadığı şu günlere kaldı benim 1. sezona başlamam.. nur içinde yatsın MOUSE** ile bu sene 24 hakkında şöyle bir son sohbetimiz oldu.

her zaman niye izlemiyorsun diyip dururdu bu diziyi bana...


Neo: 24 e de ben hiç başlamadım bu güne kadar
Neo: ama ilk 4 sezonu ele geçirdim sonunda :D
Mouse: Oleey
Neo: başlayınca durduramam diye korkuyorum
Neo: bi de sarar mı ya ? sonra sıkmasın beni ? gerçek zamanlı ya koca koca 1 saat sürecek ve taa 24 bölüm. geçer mi abi bir solukta ya :D
Mouse: Prison Break'den daha akıcı :)
Mouse: ilk 5 bölümü atlatırsan tamam
Neo: vaşş. o zaman iyi ya.. prison üffff :) yarın anete spoilersiz yazıcam bişeyler. mutlaka oku :D

Mouse: ilk sezon 0-5, karışık, ağır, 5-15 vay bee... 15-24 süper!
Mouse: 2. sezon da 0-3 anaa! 3-24 vaşş:)
Mouse: 3. sezon 0-5 vay anasını, 5-20 süper, 20-24 aşmışlar!
Mouse: 4 sezon ilk bölümden itibaren aşmış :)
Mouse: 5'de şimdi 13. bölüm iniyor, ilk 12 müthiş

Neo: ne güzel özetliyosun
Mouse: :D
Neo: çok tutuldu zaten ona eminim
Neo: ama şeyi dicem
Neo: gerçek zamanlı olmasının
Neo: çok dumura
Neo: uğratıcı pozitif getirileri
Neo: var mı
Mouse: yok, öyle bakmıyorsun olaya abi
Mouse: adam tuvalete gitmiyomu falan:D
Mouse: ilk 2 sezonda biraz öyle
Mouse: yani, yaralanmaların etkisi 3-4 saatte %90 geçiyo falan ehehe
Mouse: ben en çok 3. sezondan sonra sevdim zaten
Mouse: ekip daha öğrenmişti işi

:)

tıpkı tüm sezonları özetlediği gibiymiş gerçekten.. gerçi şu an ilk sezonun ortalarındayım ve öğlen oldu :) ama ilk 4-5 bölüm ciddi karışık gelmişti ve şu an "vay be" sürecini yaşıyorum :) dizi tarihindeki devrimsel özelliği olan "eş zamanlı" olması çok güzel anlar yaşatıyor. hele reklam araları falan bombaymış. öyle yerlerde giriyor ki gerçekten arka planda dizi devam ediyor ama ettiği kısım sizi rahatsız etmiyor :)

günü gelecekmiş jack bauer hayranı olacakmışız :)) adamın sesine kısa sürede alıştığımızda direkt "bu max payne değil mi ya" diye sorduk kendimize. hiç araştırmadım ama bence çok benziyor. kiefer sutherland'in* sesi muhteşem.

başlıktaki çoşkuya gelelim ya biz :)



uzun süre sonra masaüstü resmimi değiştirme nedenim olan Nina Myers faktöründen bahsetmemek olmaz. şimdi bu dizi oynarken izlemediğimden dolayı... bizim daha sonra "karşı komşu"* filmiyle sevdiğimiz elisha cuthbert'e* millet zaten hasta oluyordu ve duyuyorduk. ama açıkcası o gözüme "normal" olarak görünürken Nina Myers dizi/sinema sektöründe hastalık derecesinde beğendiğim tiplerin yanındaki yerini aldı git gide yükselerek. ilk bir kaç bölüm düşünmedim bile ama özellikle saat 9 - 10 arasında alberta karakterinin gelmesinden sonra nina'nın o konuşsam mı konuşmasam mı kararsızlığındaki mimiklerine falan bayıldım. belki de trinity'sel bir hatun olmasının da payı vardır ama dediğim gibi şu an masaüstü resmi olarak bana göz kırpıyor. (bkz: harry potter dünyasında hareket eden resim ve tablo anlayışı)

neyse dizi güzel süper falan bunları zaten bilen biliyor, en geç kalanlardan biriyim, o yüzden tereciye tere satmaya niyetim yok :))) ama diziyi izlerken benim için artık "gözü kapalı benimsenme" işareti anlamına gelen sahneden bahsedeceğim..

-bundan sonrası izlemeyenler için yüzeysel spoiler sayılabilir çok derin değil ama ben uyarayim-


bölüm olarak sabah 10 ile 11 arasında jack bauer'in limuzinin şöförü yerine geçtiği sahneyi hatırlarsınız... işte daha sonra arabaya gelen Alan York'un arkaya oturup kapıyı kapatması ve ardından jack bauer'in o piskopat bakışlı ve karizmatik sesli "merhaba Alan" dediği sahnede "tamam bu dizinin pasaportunu onaylıyorum" diye haykırdığımı hatırlıyorum kuzene :) gerçekten muhteşem bir his arkadaşlar.. o noktadan sonra diziye tamamen güvenerek izlemeye devam ettim / ediyorum..

lost, prison break, angel ve şimdi de 24...
güzel farklı dizi izleme olasılığımız daha ne kadar olabilir ki ?...

Hiç yorum yok: