Salı, Ağustos 23, 2005

Amores Perros *2000 *meksika

amoresperros

filmden sonra şöyle bi kurcaladım ve yönetmeni olan Alejandro González Iñárritu kişisinin 63 doğumlu bir insan olduğunu ve bunca yıllık yaşamında (ölmedi daha) toplam altı film çektiğini öğrendim. film listesini birazdan yazacağım bu amcanın ilk filmini 96 yılında çektiğini düşünürsek demekki o zamanlar 33 yaşındaymış. ilginç geldi bana biraz.
listeye bakacak olursak;

Babel (2006)
21 Grams (2003)
11'09''01 - September 11 (2002)
The Hire: Powder Keg (2001)
Amores perros (2000)
Timbre, El (1996)

filmleri görürüz. fena bi yerden başlamamışım :) rastgele ve adamı tanımadan izledim ama 2. filmi (ki ilk uzun metrajlı filmi oymuş diyorlar) gayet iyi bir başlangıç oldu :) filme gelirsem;

153 dk'lık süresine rağmen çok az yerde sıkılmam dışında sürükledi götürdü. meksika adına tebrik etmek gerekiyor. pembe dizilerin "genelleme" yarattığı ülke ahanda biz bunu da yaparız diyebilmiş.

atlamalı ve ileri-geri kurgu severler kesinlikle kaçırmasın. tarantino filmlerinde ya da memento tarzı filmlerde görüp sevdiğimiz bir dostumuzdur "atlamalı kurgu". gerçi o filmlerde kurgunun bu tarzına dikkat çekilmek istenebiliyor ama bu filmde sadece bir bakış açısı olmuş. öyle kurgum bu olayım bu demiyor film.

hayatları bir şekilde kesişen bir grup insanın hayatlarının bir bölümünü işlemiş film. senaryo fena değil, sığ hiç değil. gerçek kadar sert ve üzücü. kurgu dediğim gibi çok üstünde durulmaması gereken ama verebildiği kadar iyisini vermiş bir durum. en son hikayeyi çok etkili buldum. birinci de hareket adına oldukça iyiydi ve filmin girişi adına iyiydi. ortadaki hikayeden çok hoşnut kalmadım. oyunculuklar olması gerektiği kadar. ne yapmacık ne başarısız. tam kıvamında.

ayrıca bir filmin ismi bu kadar mı yakışır ve filme uygun olur. "paramparça aşklar ve köpekler". evet film işte tam böyle birşey. aşk derken sadece "karşıt cinsler arası cinsel aşk" olarak algılanmamalı ama. oldukça çeşitli aşklar mevcut. ve oldukça çeşitli parçalanmış köpekler...

cımbızı kullanmak gerekirse araba çarpışma sahnesi çok iyiydi. ve filmin ayrı ayrı bölümlerinde üç ayrı kameradan bu kadar mı güzel gösterilir o sahne. replik olarak "tanrı bulanık görmemi istiyorsa ben de bulanık görürüm" repliği çok sempatik geldi bana.onun dışında octavio'nun "eğer şimdi değilse, o zaman ne zaman?" sözünü de kesip alıyorum filmden. "yönlendirici felsefik sözler" arasına sokuyorum. çünkü çok etkili ve gerçek bir söz...

Hiç yorum yok: