Pazartesi, Ağustos 15, 2005
"Çukulata" gibi eridim,..
herkese sonuna kadar tavsiye ediyorum bu filmi.
kendime ne kadar kızdığımı anlatamam. bunca zaman bu güzelim filmi nasıl atlamışım inanmıyorum. böylesi duyguları kabartan, hiç bir rol yapmadan insana gülümseyen akabinde insanı da gülümseten bu içten filmi nasıl izlememişim acaba.
aynen çukulata gibi sıcacık bir film. çukulata gibi yedikçe insanı sıcacık duygularla bezeli tatminle dolduruyor.
aynen çukulata gibi tatlı bir film. insanın ağzında güzel bir tat bırakıyor kaçınılmaz olarak.
aynen çukulata gibi pozitif. izlerken izledikten sonra filmin içindeki bazı karakterlere, olaylara kızdığınız halde sonunda hiç bir duygudan eser kalmıyor sadece pozitif duygular hariç. adeta film bize o bayan gibi olmamızı, sabırlı olmamızı hemen kızmamamızı söylüyor gibi.
aynen çukulata gibi kıvamında bir film. fazlası yok! eksiği yok tarzında.
insan duyguları kıvamında ne gerekiyorsa o. sinemanın sadece "gaz" öğelerden oluşmadığını çok iyi anlatan örneklerden birisi bence. zaman zaman kola gibi gazoz gibi yüksek gaz barındıran filmleri izliyor, bekliyor, yerimizde duramıyoruz ama asıl sinema bunlar olsa gerek. onlara karşı değilim elbet. zaman zaman herkesin kolaya ihtiyacı vardır. ta ki o gürültülü geğirme
gerçekleşene kadardır tüm süreç. ama kimse yediği ve damağının bir kenarına sinen güzel bir çukulata!'nın tadını kolay kolay unutacağa benzemez.
filmdeki o bayan (Juliette Binoche imiş ismi) ise daha önce aynı bu film gibi hiç karşılaşmadığım ama karşılaşınca usul usul içimizi okşayan bir karaktere sahip. bir insana bu kadar mı yakışır rolü ya. bir çok hemcinsinin adeta cadaloz (hehe) gibi davranacağı en illegal durumlarda dahi sadeliğinden, duruluğundan, mütevazi asilliğinden hiç bir şey kaybetmiyor, şaşırtıyor akabinde takdir ediliyor. kendisini bundan sonra daha sıkı takip edeceğim.
j.deep'e gelirsek. oynadığı filmlerden bir tanesini daha izledikçe favori aktörlerimden birisi olma yolunda gayet iyi adımlar atıyor. filmin içinde ne kadar göründüğü önemli bile değil. enteresan konuşma tarzıyla gönüllerdeki tahtını daha da garantilemeyi başarıyor.
Carrie-Anne Moss'un şansıymış bu yazıyı bitirmek. vallahi bilerek yapmadım. bir filmini daha izlemiş oldum ya bu güzelliği asla unutamam. sonunda mutlaka iyi tarafta olacak o dedim. biliyordum onun asla kötü olamayacağını. onun gerçek karakterine yakışmaz ki kötü olmak, bırakın oynadığı karakterler şöyle dursun.
sonuç;
çukulata filmi tartışmasız iyi filmler listeme sokulacak.
filmin müzik albümü elde edilip günboyu yollarda müzik-çalar ile dinlenecek.
hemen en yakın markete koşup sadece ve sadece çukulata alınacak ve doya doya yiyilecek. ;)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
O zaman bu aralar bir de 'Charlie'nin çikolata fabrikası'na git. Ben de filmden çıkar çıkmaz direkt markete daldım.
Çocuk filmi ama olsun :) Çok tatlı yine de.
Bu çikolata işi Jhonny Deep'i iyice sardı sanırım ;)
Yorum Gönder